İzmir'de birlik cemiyle nevruz kutlaması
CNG'li otobüsler Kocaeli'nde sera gazı emisyonunda düşüş sağladı
27.03.2022 - Pazar 11:03Kartepe Zirvesinde konuşan Doç. Dr. Orhan Sevimoğlu, “CNG yakıtlı otobüslerin kullanımıyla Kocaeli’nde 2015 yılından 2017 yılına kadar sera gazı emisyon trendinde 24.5’lik bir düşüş gerçekleşti” dedi.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin “Dirençli Şehirler ve Şehrin Dönüşümü” temasıyla bu yıl 4’üncüsünü gerçekleştirdiği 2022 Kartepe Zirvesi, son gününde özel oturumda İnsan Odaklı Kentleşme ve Çevreci Politikaları tartışıldı. Doç. Dr. Uğur Sadioğlu’nun Başkanlığında yapılan oturumda Çevre kirliliği ve sera gazı emisyonu salınımına karşı çözüm önerileri arandı. Büyükşehir Belediyesi’nin ulaşımda kullandığı CNG’li otobüsler ile 2015 yılından 2017 yılına kadar sera gazı emisyon trendinde 24.5’lik bir düşüş gerçekleştiği ifade edildi.
“FİTOREMEDİASYON TOPRAĞI İYİLEŞTİRMEK İÇİN UMUT VERİCİ BİR ALTERNATİF”
Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Betül Akçeşme
Çevre Kirliliği İçin Doğaya Dayalı Çözümler: Türkiye'nin Sanayi Bölgelerinde Yeşil Peyzaj Tasarımı Olarak Fitoremediasyon konu başlığı altısında bildirimi sundu. Sanayi ve endüstrinin büyümesi ile kentsel alanların hızla kirlendiğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Betül Akçeşme; “Endüstriyel faaliyetler ve çeşitli doğal süreçler sonucu toprak, hava ve suda biriken ağır metaller toksik yapıları nedeniyle insan sağlığı ve ekosistem için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Fitoremediasyon, bitkilerin toksik maddeleri biriktirmesi özellikleri kullanılarak ağır metallerle kirlenmiş toprağı, havayı ve suyu temizleyen çevre dostu, doğal ve uygun maliyetli bir yaklaşımdır. Bitkiler, kök sistemleri aracılığıyla düşük konsantrasyonlarda bile topraktaki bileşikleri emebilirler. Bitkiler ağır metalleri biriktirmek ve biyo-yararlanımlarını ayarlamak için rizosfer ekosistemi kurar, böylece kirli toprağı geri kazanır ve toprak verimliliğini stabilize ederler. Fitoremediasyon tekniği zararlı maddeleri tamamen ortadan kaldıramasa da, maliyetli ve sürdürülemez olan geleneksel toprak iyileştirme tekniklerine umut verici bir alternatif” açıklamasında bulundu.
“CNG’Lİ OTOBÜSLER SERA GAZI EMİSYONUNDA DÜŞÜŞ SAĞLADI”
Gebze Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Orhan Sevimoğlu, Şehir Kaynaklı Sera Gazı Emisyonunun Belirlenmesi konulu bildiriminde Kocaeli İli Örneğini verdi. Şehirlerde insan kaynaklı faaliyetler sonucu atmosfere önemli miktarda sera gazı emisyonu salındığına dikkat çeken Doç. Dr. Sevimoğlu; “Gazların salınımlarının hızla artması sonucu küresel ısınma ile beraber, iklim değişikliğine neden olduğu biliyoruz. Kocaeli ilinde elektrik üretimi ve tüketimi, ısınma, ulaşım ve atık yönetiminden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının toplam miktarları 2015, 2016 ve 2017 yıllarındaki dağılımı hesapladık. Kocaeli ilinde üç yılın sera gazı emisyonu ortalamasına göre 50.8'lik payı ısınmadan kaynaklandığı belirlendi. Konutlarda ısınma ihtiyacını karşılamak için yıllara bağlı olarak doğal gaz kullanımı artarken, kömür kullanımının azalmasıyla sera gazı emisyonunda azalma sağlandı. Ayrıca, toplu ulaşımda sera gazı emisyonunu azalmak için CNG yakıtlı otobüslerin kullanımı artırıldı. Genel olarak bakıldığında Kocaeli ilinde 2015 yılından 2017 yılına kadar sera gazı emisyon trendinde 24.5’lik bir düşüş gerçekleşti” ifadesini kullandı.
Ankara Üniversitesi’nden Jeoloji Yük. Müh. Dr. Ayşegül Emine Çetin, Ayaklarımızın Altındaki Isı Ve Enerji Nötr Kentler başlığını ele aldı. Son yıllarda iklim değişikliğinin arttığına dikkat çeken Dr. Çetin; “Enerjide doğalgaz kullanıyoruz ve ülke olarak bu konuda dışa bağımlıyız. Fosil yakıt kullanımının fazla olduğu ülkelerden biriyiz. Hem ısıtmayı, hem de soğutmayı yapabilmeliyiz. Tüm ülkeler iklim değişikliğine karşı önlemler almaya başladı. Ülkemizde de önemli adımlar atılmaya başlandı. Yaşadığımız kentlerin altındaki çok sığ derinliklerde bulunan doğal yer sıcaklığı ısıtma ve soğutma talebinin karşılanmasında temiz ve güvenilir bir enerji seçeneği sağlıyor. Ayaklarımızın altında yer alan bu temiz enerji yer yüzeyinden aşağıya doğru belli bir derinlikten sonra atmosferik sıcaklık değişimlerinin etkisinin olmadığı yaklaşık 10-300 m gibi sığ derinliklerde bulunmaktadır. Yerin doğal ısı enerjisini kullanan bu sistemler başlıca “yer kaynaklı ısı pompası” ve “yeraltında ısı enerjisi depolama” olarak iki grupta uygulanmaktadır ve herhangi bir akışkana ihtiyaç duymadan istenilen her yerde kurulabilen ve ısıtmanın yanısıra soğutma taleplerinin de karşılanabildiği sistemlerdir. Konut ısıtma-soğutması, bölgesel ısıtma-soğutma, sera ve yollardaki buzlanmanın giderilmesi gibi birçok alanda kullanılabiliyor” dedi.
“YEŞİL EKONOMİ GELECEK İÇİN BİR TEMİNAT”
Atatürk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kerem Karabulut Sürdürülebilir Kalkınma: Yeşil Ekonomi Modelini ele aldığı bildirimde sanayi devrimi ile çevresel sorunların arttığına dikkat çekti. Prof. Dr. Karabulut; “Dünyanın zihni kirlendi. Toprak kirlendiği zaman insanlık bitecek. Sürdürülebilir kalkınma insan oğlunun neslinin devam etmesini sağlayacak bir politika. 3 temel boyutu baz alan bir eylem planını savunuyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin önünde başta karbon salınımı nedeniyle iklim değişikliği ve çevresel sorunlar yer almaktadır. Her geçen yıl daha da artan bu olumsuzluklara çözüm olarak sürdürülebilir kalkınma kapsamında yeşil büyüme, yeşil ekonomi, düşük karbonlu ekonomi, sürdürülebilir üretim ve tüketim gibi kavramlar ortaya atılmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma önerilerinden biri olan yeşil büyüme kavramı, insanların ihtiyaçlarını karşılarken doğadaki canlılara zarar vermeden ekonomik büyümenin devam etmesini ya da ekonomik kalkınmanın sürdürülebilir olmasını amaçlıyor” ifadesini kullandı.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı